Ah, bız esekler

Ozgurruh

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
1,116
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
Biraz uzun, arada kurdun eşeği kovaladığı kısımları hızlı geçip yakaladığı kısımdan devam edebilirsiniz :D
AH, BIZ ESEKLER

Ah, biz! Ah biz esekler!... Biz esek milleti de eskiden, siz insan milleti gibi konusurmusuz. Bizim de kendimize göre bir dilimiz varmis. Konusmamiz, müzik denli güzel, uyumlu, kulaga tatli gelirmis. Ne güzel konusur, ne türküler söylermisiz. Biz esek oldugumuzdan, sizler gibi insanca degil, esekçe konusurmusuz. Ama esekçe, yumusak, tatli, uyumlu zengin bir dilmis.

Biz esek milleti eskiden, simdi oldugu gibi anirmazmisiz, sonradan anirmaya baslamisiz.

Simdi, biliyorsunuz, bütün isteklerimizi, duy-gularimizi, algilarimizi, acilarimizi, sevinçlerimizi, birbirimize ve siz insan efendilerimize anirarak anlatmaya çalisiyoruz. Anirmak nedir? «Aaaa-ii, Aaaa-ii» diye arka arkaya bir kalin, bir ince, agizdan iki uzun heceli ses çikarmak. Anirmak iste bu... Bizim o zengin dilimiz, simdi kala kala, bu iki heceli tek sözcüge kaldi. Bir yaratik, bütün duygularini tek sözcükle nasil anlatabilir!..

Nasil olup da o zengin esekçe ölmüs, bir ölü dil olmus, sonra biz esekler anirmaya baslamisiz; bunu merak etmiyor musunuz? Merak ediyorsaniz anlatayim. Kisacasi, bizim dilimiz tutulmustu. Korkunç bir olayla aklimiz basimizdan gidip de, dilimiz tutulunca esekçeyi tiim unutmusuz. O günden sonra da yalniz anirarak, iki uzun heceyle bütün duygularimizi anlatmaya çalismisiz.

Biz eseklerin dilimizin tutulmasi, epeyce eski bir olaydir. Eski kusaktan bir yasli esek varmis. Bigün, bu eski kusaktan yasli esek, kirlarda tek basina otlamaktaymis. Hem, otlar hem esekçe türküler söylermis. Birara burnuna bir koku gelmis; ama güzel bir koku degil, kurt kokusu...

Eski kusaktan esek, burnunu yukari dikip, havayi derin derin koklamis. Hava, keskin keskin kurt kokuyormus.

Yasli esek,

— Yok canim, kurt degildir... diye avunup otlamaya baslamis. Kurdun kokusu gittikçe artiyormus. Belli ki kurt yaklasiyor. Kurt yaklasiyor demek, ölüm geliyor demek...

Eski kusaktan esek,

— Kurt degildir, kurt degildir... diye kendini avutmus. Ama kurdun kokusu da gittikçe agirlasiyor. Yasli esek, hem korkuyor, hem de orali degilmis gibi görünerek, kendikendine,

— Insallah kurt degildir. Kurt buraya nereden gelecek, nereden beni bulacak?.. diyormus.

Böylece kendikendini avutmaktayken kulagina sesler gelmeye baslamis. Ama güzel ses degil, kurt sesi... Yasli esek kulaklarmi dikip sesi dinlemis; evet kurt sesi...

Gönlü bitürlü kurdun gelmesine razi olmadigindan,

— Yok canim, bu ses kurt sesi degil, bana öyle geliyor... der, otlamaya devam edermis. Ama ses de gittikçe yaklasiyor... Eski kusaktan esek yine avunurmus:

— Kurt degildir, hayir kurt sesi olamaz!.. O korkunç ses, büsbütün yaklasmis. Esek ken-dikendine söylenirmis:

— Yok. yok... Dilerim bu kurt olmasin... Kurdun baska isi yok da, buraya mi gelecek!...

Biyandan da yüregini korku sardigindan gözü çevresindeymis. Bir de bakmis; karsi dagin te-pesinde, sisler, dumanlar içinde bir kurt...

— A-h, demis, bu benim gördügüm. kurt degil, baska bisey...

Basini otlara sokmus.

— Bana öyle geldi galiba, hayal gördüm. Evet, evet, hayal olacak...

Az sonra, çalilarin arasmdan kosan kurdu görünce, korkusu artmis. Ama kurdun gelmesini hiç istemediginden, yine kendini kandirmaya çalisiyormus:

— Kurt degildir, insallah degildir. Baska yer kalmadi da burasini mi buldu gelecek?. . Gözlerim iyi seçmiyor da ondan.. Çalilarin gölgesini kurt sandim.

Kurt yaklasmis. Aralarinda esek adimi ile üç-dört yüz adim kalmis.

Eski kusaktan esek,

— Aman Tanrim, yoksa bu gelen gerçekten kurt mu?.. Hayir, olamaz. Olmamalidir. Ah... Yok, yok, kurt degil... diye inlemeye baslamis.

Kurtla aralarinda elli adim kalinca, o yine avunuyormus:

— Su karsimda gördügüm yaratik kurt degildir insallah... Camm, ne diye kurt olsun... Belki devedir, belki fildir, belki de baska bisey, belki de hiçbiseydir. Ben de herseyi kurt görmeye basladim.

Kurt siritarak yaklasmis, yaklasmis. Aralarinda ancak bikaç adim kalinca, yasli esek,

— Biliyorum, bu gelen kurt degil, evet kurt degil, ama ben suradan azicik uzaklassam kötü olmaz... demis.

Baslamis yürümeye. Basini geri çevirip bakmis, kurt siritarak, agzinin sulari akarak arkasindan geliyor. Eski kusaktan esek yakarmaya baslamis:

— Ulu Tanrim, bu gelen kurt bile olsa, kurt olmasin, ne olur... Kurt degil canim, ben de bosubosuna korkuyorum.

Böyle deyip adimlarini açmis. Kurt da onu izliyormus.

Kart esek kosmaya baslamis. Kurt da onun ardindan kosmus...

Esek,

— Ah, ben de ne budalayim... diyormus. Yaban kendisini kurt sanip kaçiyorum. Hayir, kurt degil...

Ayaklarinin vargücüyle kaçiyor, biyandan da içinden söyle geçiyormus:

— Kurtsa da kurt degildir... Insallah degildir. Yok canim, ne diye kurt olsun...

Basini çevirip arkasina bakmis, kurdun gözleri isil isil yaniyor. Esek dörtnala kaçar, hem de,

— Vallahi de kurt degil, billahi de kurt degil... Allah belami versin ki kurt degil... diye söy-lenirmis.

Esek kaçmis, kurt kovalamis. Kuyrugunun dibinde, kurdun kizgin kizgin solumasini duyunca, yasli esek kendi kendine,

— Bahse girerim ki bu kurt degil... Kuyruk altimda solumalarini duydugum bu yaratik kurt olamaz... diye söyleniyormus.

Kurdun islak burnu, esegin apis arasina degince, yasli esek de sifiri tüketmis. Bir de basmi çevirip bakmis; kurt üstüne atildi atilacak... Artik adim atacak gücü kalmayan kart esek, kurdun sert bakislari altinda kipirdayamaz olmus, oracikta kalmis. Kurdu görmemek için gözlerini yumup,

— Kurt degil canim bos ver... Insallah degildir. Sanki ne diye kurt olsun... diye kekelemis.

Kurt, sag kabasina bir pençe atinca, oraciga yikilan esek,

— Biliyorum, biliyorum, sen kurt degilsin. Arkamla oynama, gidiklaniyorum. El sakasini da hiç sevmem... demis.

Azgin, aç kurt keskin disleri ile esegin sagrisini isirmis, budundan büyük bir parça koparmis. Can acisiyle yere yikilan esegin birden dili tutulmus. Bildigi esekçeyi, korkudan unutmus. Kurt boynuna, gerdanina saldirmis. Esegin her yanindan kanlar fiskirmaya baslamis. Iste ancak o zaman esek,

— Aaa kurtmus... Aaa o imis... Aaa, o imis!... diye bagirmaya baslamis. Kurt onu parçalar, o da dili tutuldugundan, yalniz,

— Aaa, o imis... Aaa, oo-ii... Aaa-iii... Aaaiii!.. diye bagirir, inlermis.

Kurdun disleriyle parçalanan eski kusaktan esegin dagi, tasi inleten son sözlerini butün esekler duymuslar:

— Aaaa-iii, aaa-iii!...

Iste o günden sonra, biz esek milleti, konusmasini, söylesmesini unutmusuz; her duygumuzu, her düsüncemizi, anirtiyla anlatmaya baslamisiz. O eski kusaktan esek, tehlike kuyruk altina girinceye dek, kendini avutup, kandirmamis olsaydi, bizler de konusmasini bilecektik.

Ah biz esekler, ah biz esek milleti... Aaaa-i, aaa-i, aaa-ii!...

Aziz Nesin
 
Son düzenleme:

ünal

Kayıtlı Kullanıcı
38-Kayseri
Katılım
10 Şub 2009
Mesajlar
1,230
Tepki puanı
0
Puanları
36
Siteyi ziyaret et
O eski kusaktan esek, tehlike kuyruk altina girinceye dek, kendini avutup, kandirmamis olsaydi, bizler de konusmasini bilecektik.

Ah biz esekler, ah biz esek milleti... Aaaa-i, aaa-i, aaa-ii!...


Tamda aziz nesine yakışacak bir yazı.Nasılda güzel anlatmış son satırda eşekle olan bağlantısını...
 

Ozgurruh

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
1,116
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
Hakkaten uzun artık idare edin :)
 
Üst